14. İzmir Kitap Fuarı

18 Nisan 2009 Cumartesi

Bugün 14. İzmir Kitap Fuarı açıldı. Yine TÜYAP'ın işbirliği ile... Geçtiğimiz yıl gitmemiştim fuara... Bu yıl mutlaka gideceğim. Çarşamba günü diye belirledim kafamda. Bu sefer elimde bir kitap listesi ile dersimi çalışmış olarak hem de ...

Fuarın bu yılki onur konuğu İzmirli yazar ve yayıncı Tarık Dursun K. olacakmış. Ayrıca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında da çeşitli etkinlikler ve kutlamalar düzenlenecekmiş. Fuar hakkında daha ayrıntılı bilgi ve etkinlik programı ile imza günlerinin listesine buradan ulaşılabilir...

Ben kitapları, kitapçıları çok severim. Bu durumda kitap fuarlarını da sevmem gerekir. Öyle de aslında... Bir sürü kitabın bulunduğu kocaman bir yer, üstelik kesin olarak kitap almak üzere gittiğim bir yer olduğu için severim kitap fuarını (okul yıllarında kitapçıları gezer, kitapları karıştırır, okşar ama bazen bir tanesini bile alamayıp çıkardım kitapçıdan içim burkularak, ama fuardan mutlaka kitap alacağımı bilerek giderdim). Yani en azından fikir olarak sevdiğimi söyleyebilirim. Sadece çok kapalı, yeterince havalanmamış üstelik çok kalabalık olduğu için, ayrıca çocuklarını getirmiş ailelerin ve öğrencilerini getirmiş öğretmenlerin çocuklara sahip olmayıp, olamayıp bir sürü çocuk oradan oraya koşturduğu için istediğim gibi keyifle dolaşamıyor olmam nedeniyle içimde heyecan ve mutlulukla gitmiyorum artık.

Son bir yıldır aldığım kitapların büyük çoğunluğunu internetten alıyorum. Bunun nedeni elbette ki kitap satışı yapan internet sitelerinin indirim yapması. Ancak internetten aldığım kitapların bir çoğunda yazım yanlışlarının olduğunu görüyorum. Tesadüf mü bilmiyorum ama içimde bir şüphe oluştu. Acaba diyorum, internet siteleri bu nedenle mi ucuza satıyor kitapları? Hatta aldığım bir kitapta bazı sayfalar hiç basılmamış bile... Korsan değiller elbette ama basımda hatalı olduklarını bildikleri kitapları mı satıyorlar diye düşünmekteyim.

Bunun konumuzla ne ilgisi var peki? Şöyle bir ilgisi var: Kitaplarımı internetten almamın tek nedeni aynı paraya daha çok kitap almak olduğuna göre ve kitap fuarlarının en önemli özelliklerinden biri de indirimler olduğuna göre kitap fuarına gidip hem dilediğimce dolaşıp, kitapları karıştırıp hem de indirimli fiyatlarla kitap alabilirim demek oluyor bu... Yanlış anlaşılmasın kitaba az para vermek istediğimden değil, olanaklarım dahilinde daha çok kitap alabilmek için sadece.

Not: Bu arada yazarken son gittiğim kitap fuarından aldığım bir ders kitabı geldi aklıma... Fizik ve mühendislik okuyanlar yakından bilir Serway diye bir temel fizik kitabı vardır, fiyatları da pek ucuz değildir. İşte ben de bir zamanlar fizik öğretmenliği öğrencisi iken Serway'in 3. cildini almıştım %15 indirimle. Fuardan birkaç ay sonra farkettim ki kitabın bazı sayfaları eksik... Öyle 1-2 tane de değil, toplamda belki 10-15 sayfa... :( Tabii ne fiş kalmış ortada ne birşey... Öyle kaldı kitap... Sanırım sayfaların bir çoğunun fotokopisini çekip tamamlamıştım kitabı.... Benim şanssızlığım mı yoksa artık indirimli her kitaptan şüphe mi etmeliyim bilmiyorum...

Read more...

ANTALYA...

İzmir'de yaşıyorum. Ankara ve İstanbul dışında başka bir şehirde de bulunmadım üzgünüm ki... Ankara'da iki ay kalmış olmama karşın yine de iyi bilmem Ankara'yı ve İstanbul'u da çok az gezebildim, çok da kalmadım zaten İstanbul'da. Sadece birkaç gün... Antalya da ise hiç bulunmadım... Dolayısıyla Antalya hakkında bildiklerim çok sınırlı. Zaten bir şehirde bulunmadan, orayı gezmeden, görmeden o şehir hakkında ne bilebilir ki insan.

Şimdi önümde bir fırsat var. Çalıştığım kurum üç günlük bir kurs için Antalya'ya gönderiyor beni. Kurs (aslında seminer gibi birşey olacak sanırım) 28-29-30 Nisan tarihlerinde. Tam olarak henüz izin alamamış da olsam iş yerinden, 26 Nisan akşamı Antalya'ya uçabilme olasılığım var. Eğer böyle birşey mümkün olursa, önümde hiç bilmediğim ve hiç tanıdığım birinin olmadığı bir şehirde, üstelik de oldukça güzel olduğu herkes tarafından bilinen turistik bir şehirde, tek başına 24 saatten fazla vakit geçirme olanağım olacak. Bu belki kimileri için çok normal, kimileri için de cesaret isteyen bir durum olabilir. Bana gelince, hem hafiften çekindiğim hem de çok istediğim bir şey. Orada tek başıma olmaktan, yalnız kalmaktan ya da annemin ilk aklına gelen şey olacak olan başıma kötü bir şey gelme olasılığından falan korkmuyorum. Sadece yapacak birşey bulamamaktan, yaptıklarımı yalnız yaptığım için sıkılmaktan, pişman olmaktan korkuyorum.

Daha önceden hiç deneyimim olmadığı için, nasıl plan yapılır onu bile bilemezmişim, beceremezmişim gibi geliyor.

Üstelik biletimi almam da gerekiyor. Sanırım mecburen, hiç istemeyerek de olsa bu bir günlük fırsatı geri tepmek zorunda kalacağım.

Read more...

Yeni Şablon Oluşturma ve Widget Ekleme Macerası

16 Nisan 2009 Perşembe

Neredeyse bütün gün nasıl yeni şablon oluşturacağımı ve widget ekleyeceğimi anlamaya çalışmakla geçti. GeCe'nin derslerini takip edip birşeyler oluşturdum sonunda. Ama deneme aşamasında henüz. Çünkü tam istediğim gibi olmadı daha... Bir de widgetleri bir türlü ekleyemiyordum. Sonunda buldum.... Neyse daha çooookkk değişecek gibi duruyor sayfaların düzeni...

Read more...

Buradayım...

Bu sefer de iki yazı yazıp kaçtı durumuna düşmeyeceğim... Hayır, buradayım... Yazıyorum, yazacağım... Hatta sırf buraya yazmak için araştırıyorum, okuyorum, düşünüyorum, öğreniyorum...

Hatta bu sefer öylesine iki tıklatmayla oluşturulmuş bir günlük olmasın diye yine buralarda gezinirken bulduğum, iyi ki de bulduğum, GeCe'nin müthiş "Kendi Şablonunu Oluşturma" derslerine katılıp, denemeler yaparak, zaman harcıyor, resmen mesai yapıyorum.

Buradayım, gitmiyorum...

Read more...

Bugün Ne Öğrendim?

13 Nisan 2009 Pazartesi

Evet, madem öğrenmek üzerine yazıyorum. Bugün öğrendiklerimden başlamak dışında ne yapabilirim ki...

Bugün, Blogger'da blog oluşturmayı öğrendim elbette öncelikle... Tam istediğim gibi olmasa da birçok şeyi henüz çözememiş olsam da bu kadarını başarabildim...

Hangi adresteki çalma listesinden duyduğumu şu anda bulamıyorum ama Laura Pausini isimli bir şarkıcı olduğunu, üstelik Quando isimli çok güzel bir şarkısı olduğunu da öğrendim. Hatta ben de ekledim listeme. Her ne kadar kendi çalma listemi günlüğüme ekleyememiş olsam da..

Kurt Vonnegut isimli bir yazar olduğunu öğrendim. Ama henüz kim olduğunu, kitaplarını vs bilmiyorum. Sadece adını biliyorum bunun için de "Öğrenmem Gerekenler" listeme ekledim bu ismi.

Birhan KESKİN diye bir şairimiz olduğunu utanarak öğrendim... Yine Onu da araştırmadım. Blogger ile uğraşmaktan...

Peki bunları nereden öğrendim? Önce google'dan bloglar içinde bir arama yaptım. Başlangıç olarak http://aydanatlayankedi.blogspot.com/ daki yazılar dikkatimi çekti. Her zaman olduğu gibi en baştan okumaya başladım. Oradan başka birkaç adrese daha gittim ancak onları çok incelemediğim için şu anda buraya yazmıyorum. Yavaş yavaş okudukça birbirine bağlantılı olarak ulaşacağım bilgilerin artacağını düşünüyorum.

Şimdiden günlükleri sayesinde bana yol gösteren, beni bilgilendiren, beni yüreklendiren herkese teşekkür ederim...

Bakalım günün sonuna kadar daha neler öğreneceğim...

Read more...

Madem Bilmiyorsun, O Zaman Öğren!

Ne zamandır düşünüyorum... Etrafımda benden daha fazla kitap okuyan ya da internet başında vakit geçiren çok az kişi var. Belki de benim kadar boş vakitleri olmadığından benden çok daha az fırsat buluyorlar bir çok şey için. Peki neden her zaman benden daha çok şey biliyorlar, herşey ile ilgili fikirleri oluyor? Tamam, belki biraz abarttım. Aslında herkesin benden daha çok şey bildiğini ya da herkesten daha cahil olduğumu düşünmüyorum. Sadece daha çok bilgi sahibi olmam gerektiğini düşünüyorum.

Aslında bu konuda bir süredir düşünüyorum. Buna neden olan şey ise, yakın zamanda okuduklarımı bile hatırlamıyor olmak. Okuyorum, ama hiç birşey öğrenmiyorum sanki... Bu durum beni çok rahatsız ediyor. Buna bir çözüm bulmaya çalışıyorum aslında. Birkaç çözüm yolu da önerdim kendime. Ama daha büyük bir sorun var. Ben tembel bir insanım. Kabul ediyorum. Başladığım işleri tamamlamadan bırakıyorum. Kendime verdiğim sözleri tutmuyorum. Başkalarına ise yerine getiremem korkusuyla söz vermiyorum... Üstelik bana ivme kazandıracak bir güce ihtiyaç duyduğumu kabul ediyorum. Ancak birisi bana "şunu yap" "bunu yaptın mı?" falan dese tam tersini yapıyorum. Hem değişmek istiyorum, silkinmek kendime gelmek istiyorum, hem de hiç birşey yapmıyorum.

Gerçekten artık birşeyler yapmam gerekiyor. Beynimin pelte olduğunu hissediyorum resmen... Hiç kimseye bir zararım yok, ama faydam da yok... En azından kendime faydam olsun istiyorum... Konuşacak konu bulmakta zorlanmaktan korkmak istemiyorum artık...

Bunun için, kendim için en azından birşeyler karalayacağım bir yer olsun istedim... Her gün birşeyler öğreneyim ve öğrendiklerimi bir yere yazayım ki beni motive etsin istedim... En azından denemek istedim...

Gerçi daha önce benzer birşey denemiş, yarım bırakmıştım ama. Tekrar deneyeceğim... Orada yazdıklarımı buraya aktarmadım. Sadece linki veriyorum. Küçücük bir çabaydı ama kaybolsun da istemem...
http://deeppinkpurple.wordpress.com/category/uncategorized/

Bloglara bakıyorum... Ne kadar doğru ne kadar yanlış bilmiyorum ama arşivden ilk yazıya gidip sonuna kadar okumaya çalışıyorum... Kendi günlüğümde de daha çok bu bloglardan öğrendiklerimi yazacağım sanırım... Elbette hangi adresten öğrendiğimi belirterek...

Read more...

Zaman Geçiyor...

NeoCounter

Havan Batsın!!!

BloXoo

BlogCatalog

Personal Blogs - BlogCatalog Blog Directory

  © Blogger templates Newspaper II by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP